Birbilen Hukuk Bürosu

Akaryakıt Kaçakçılığı Suçu

Akaryakıt sektörü gerek ekonomik büyüklüğü gerek sınai ve ticari faaliyetlere olan etkisi gerekse hanehalkının masrafları üzerindeki doğrudan etkisi sebebiyle ülkemizin en önemli sektörleri arasında bulunmaktadır. Türkiye petrol piyasası 2003 yılının sonlarından beri 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu (5015 sayılı Kanun) ile düzenlenmekte olup akaryakıtın yurt içi pazara arzında birden çok aktörün yer aldığı bir işleyiş bulunmaktadır. İkmal zincirine genel hatlarıyla bakılacak olursa, akaryakıt rafineriler tarafından üretilmekte veya dağıtıcılar tarafından ithal edilmektedir. Akaryakıt temin eden dağıtıcılar tarafından bayilere ve bayiler tarafından da tüketiciye ürünlerin satışı gerçekleştirilmektedir. Devletin yetkili organları akaryakıt mevzuatıyla beraber cezai ve idari yaptırımlar ortaya koymak suretiyle akaryakıtın ithalatından son tüketiciye ulaştığı ana kadar süreci daha sıkı denetim altına almış olsa da günümüzde kaçak akaryakıt sorunu azalmış fakat sona ermemiştir.

Günümüzde usulsüzlükler fiziki kaçakçılıktan ziyade vergisel usulsüzlükler şeklinde gerçekleşmektedir. Yani kaçak akaryakıt sorunundan ziyade vergi kaçakçılığı sorunu vardır. Bugün makalemizde inceleyeceğimiz “Akaryakıt Kaçakçılığı Suçu” kanun koyucu tarafından 5015 sayılı Petrol Piyasası veya Türk Ceza Kanunu’nda değil, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda düzenlenmiştir.

TBMM’de akaryakıt kaçakçılığının ülke ekonomisine, insan ve çevre sağlığına vermiş olduğu zararların tespiti ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulmuştur. 2005 yılında hazırlanan 10/238 sayılı Rapor’da kaçakçılığın önlenmesine yönelik getirilen önerilerden biri de TÜBİTAK tarafından üretilecek, kaçak petrolü yasal petrolden ayıracak “ulusal marker” uygulamasının başlatılması olmuştur. Ulusal Marker uygulaması yazımızda inceleyeceğimiz suç maddi ve manevi unsuruna temel teşkil etmektedir.

Kaçak Akaryakıt Üretme, Bulundurma, Nakletme, Satma veya Satın Alma Suçu ve Cezası: Ulusal marker uygulamasına tabi olup da, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun belirlediği seviyenin altında ulusal marker içeren veya hiç içermeyen akaryakıtı;
-Ticari amaçla üreten, bulunduran veya nakleden,
-Satışa arz eden veya satan,
-Bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan,
kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır (5607 sayılı K. md.3/11).

Petrol Ürünlerini Dönüştürerek Kaçak Akaryakıt Üretme, Piyasaya Sürme ve Satın Alma Suçu: Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan izin alınmadan; akaryakıt haricinde kalan solvent, madeni yağ, baz yağ, asfalt ve benzeri petrol ürünlerinden akaryakıt üreten veya bunları doğrudan akaryakıt yerine ikmal ederek üreten, satışa arz eden, satan, bulunduran, bu özelliğini bilerek ticari amaçla satın alan, taşıyan veya saklayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır (5607 sayılı K. md.3/12).

Kaçak Akaryakıt veya Sahte Ulusal Marker Elde Etmek İçin Sistem Kurma Suçu ve Cezası: Kaçak akaryakıt veya sahte ulusal marker elde etmeye, satmaya ya da herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye yarayacak şekilde lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı olarak sabit ya da seyyar tank, düzenek veya ekipman bulunduranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır (5607 sayılı K. md.3/14)

(NOT: Akaryakıt Kaçakçılığı Suçunda Müsadere
Müsadere, işlenen bir suç ile ilgili belirli bazı eşya veya kazançların mülkiyetinin devlete aktarılması olarak tanımlanabilir. Petrol kaçakçılığı suçunda kullanılan, otomobil, kamyon, tanker, tır dorsesi vs. araçlar da müsadereye konu olabilir. Ancak, akaryakıt kaçakçılığı suçunda kullanılan aracın müsadere edilebilmesi için suça konu nakil aracının niteliği ve kaçak petrolün hacim ve miktar itibari ile aracın taşıma kapasitesinin ağırlıklı bölümünü oluşturup oluşturmadığı, nakil aracında gizli bölme ya da tertibatın yer alıp almadığı, ayrıca davaya konu eşya ve nakil aracının değerleri göz önüne alınmalıdır. Nakil aracının müsaderesinin işlenen suça göre daha ağır neticelere neden olacağı ve bu sebeple 5237 Sayılı TCK’nın 54/3. maddesi uyarınca hakkaniyete aykırılık söz konusu olacaksa müsadere kararı verilemez.)

Özellikle, 5607 sayılı K. md.3/11 hükmü ceza ve idare hukuku bakımından tartışmalara konu olmuştur:

Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan belirlilik, kanunilik ve şahsilik ilkesi gereği cezai müeyyide getiren bir hükmün önceden bilinebilir, kanunla düzenlenmiş ve şahsileştirilebilir olması gerekmektedir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun belirlediği ulusal marker oranı kanunla düzenlenmemektedir. Ayrıca, Türk Ceza Kanunu’nun 2. Maddesinin 3.fıkrası “İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz” demektedir. Dolayısıyla kanunla düzenlenmeyen bir oranın cezanın neredeyse tek maddi unsuru olması sorunlu olduğu gibi EPDK’nın düzenleyici işlemiyle suç oluşturması kabul edilemez. Ayrıca suç politikası bakımından bu suçun cezası oldukça ağırdır. Örneğin bu suçtan hüküm giyen birinin milletvekili olması mümkün değildir.

Petrol Piyasası Kanunu İdari Yaptırımlar başlıklı 20. Maddesi daha önceleri akaryakıt kaçakçılığı suçu süphelileri bakımından sert bir tedbir rejimi öngörmekte idi. Öyle ki; Ankara 17. İdare Mahkemesi (E. 2023/52), Ankara 10. İdare Mahkemesi (E. 2023/35) Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi (E. 2023/118) Petrol Piyasası Kanunu’nun 20/2 (g) bendinin birinci cümlesinin “…ve Kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulur…” bölümünün Anayasa’nın 2., 13., 35., 36., 38., 48. ve 49. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talep etmiştir.

AYM bu talepleri kabule etmiş, ilgili hükmü kişilere aşırı bir külfet yüklediği ve kamu zararının önlenmesi biçimindeki amaç ile teşebbüs özgürlüğüne getirilen sınırlama arasındaki makul dengenin bozulduğu, kuralın orantısız, dolayısıyla ölçüsüz bir sınırlamaya neden olduğu kanaatine varılarak kuralın Anayasa’nın 13. ve 48. maddelerine aykırı bulmuştur.

İptal edilen kanun hükmü, “…kurum tarafından geçici durdurma işleminin kaldırılıp kaldırılmayacağı bu fıkrada yer verilen suçlarla sınırlı olmak üzere Cumhuriyet başsavcılığı veya mahkemelerden temin edilecek bilgilere göre altı ayda bir değerlendirilir. Ancak kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmesi üzerine ya da mahkûmiyet dışında bir hüküm veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde kesinleşmesi beklenmeksizin Kuruma yargı merciince bildirilmesiyle veya sair suretlerle Kurumca ıttıla edilmesi durumunda geçici durdurma işlemi Kurum tarafından kaldırılır. …” şeklinde değişmiştir.

Aynı maddenin ç bendinde makalemiz konusu akaryakıt “kaçakçılık fiilinin sadece ulusal marker seviyesi ile ilgili olması durumunda, geçici durdurma kararı akredite laboratuvar analiz sonucuna göre verilir. Akredite laboratuvar analiz sonucunun bildirilmesine kadar kaçak akaryakıt satışını engelleyecek idari tedbirler Kurum tarafından alınır. Seyyar kontrol cihazı ile yapılan ulusal marker kontrol sonucunun geçersiz çıkması hâlinde, alınan numune en geç beş iş günü içinde laboratuvara teslim edilir. Laboratuvar, yapılması istenilen analizleri numune özellikleri değişime uğramadan onbeş gün içinde yapar ve sonucunu en geç üç iş günü içinde Kuruma ve ilgililerine bildirir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.

Netice itibariyle, akaryakıt kaçakçılığı suçu uygulamada ve doktrinde tartışmalara sebep olan bir düzenlemedir. Bu tartışmalara kısaca değindiğimiz makalemizde, şahsi kanaat ve çözüm önerimiz, bu suçun ulusal marker uygulamasının objektif değerinin kanun maddesinde belirtilerek düzenlenmesi ve bu yolla suçun belirlenebilir hale gelmesidir.

Diğer İçeriklerimize Göz Atın.